escort bursa

bursa escort

perabet giris adresi canli casino perabet grandpashabet 1xbet bahis kacak iddaa alanya escort bayan antalya escort bodrum escort seks hikayeleri whatsapp escort ukraynalı escort

görükle escort escort bayan elit bayan escort escort kızlar bursa vip bayan eskort escort bayanlar escort

Bugun...

TOPRAKLARIMIZI SAVUNMAYACAK MIYIZ?

 Tarih: 15-01-2024 08:37:00
Osman Yorulmaz
TOPRAKLARIMIZI SAVUNMAYACAK MIYIZ? Mustafakemalpaşa ve Karacabey ilçelerimizde tarım arazilerinin önemli bir bölümü sinsi bir düşmanın tehdidi altında bulunuyor. Bor fazlalığı yani bor toksitesi; yıllardır ova topraklarımızı ele geçirerek, gittikçe üretimi aşağıya çekiyor. Maalesef hiçbir yetkilinin bu konuyla ilgili ciddi bir adım attığını görmedim. Eğer bilgimiz dışında, çiftçilerimiz yararına bir çalışma varsa bunu köşemizden duyurmaktan çok mutlu olurum. Orhaneli ve Emet derelerinin iki kol halinde, Mustafakemalpaşa ilçesi Camandar Mahallesi civarında birleşmesi ile Mustafakemalpaşa Çayı oluşmaktadır ve bu çay yaklaşık 43 km sonra Uluabat Gölü’ne dökülmektedir. Emet Çayı üzerinde Emet Bor İşletme Müdürlüğü, Orhaneli Çayı üzerinde ise Kestelek Bor İşletmesi Müdürlükleri bulunmaktadır. Bu iki işletmede, ülkemiz için son derece stratejik bir ürün olan bor madeni çıkarılıp işlenmektedir. Çalışmalar sırasında meydana gelen bor atıkları su kaynaklarına karışmakta ve öncelikle Mustafakemalpaşa Çayını kirletmektedir. Yüksek bor konsantrasyonuna sahip Mustafakemalpaşa Çayı suyu, Sulama Birliği vasıtasıyla DSİ kanalları kullanılarak tarım arazilerine verilmektedir. Sonrasında da bor elementi topraklarımızda birikmekte ve tarım ürünlerimizi yavaş yavaş öldürmektedir. Peki, fazla bor bitkilerde ne gibi olumsuz etkilere yol açar? 1. Yaprak uçları sararır ve sonra kahverengi olur ve kurur. Bor yoğunluğu çok şiddetli ise yanmalar görülür. Bu tip hasara cevizde rastlanır. 2. Buğday, arpa, mısır gibi bitkilerde uç kısım yanar, yaprak kenarları sararır. 3. Yaprakların kenarları bor yoğunluğunun şiddetine bağlı olarak yavaş veya hızla yanar. Kenarlarının gerisinde büyüme devam ettiğinden yapraklarda karakteristik olan büyüme ve büzülmeler olur. Bu tip görünüm gösteren bitkiler çilek, yonca, pamuk, gül ve meşedir. 4. Domates, biber, fasulye, bezelye, sakız kabağı, patates, ayçiçeği, incir ve üzüm gibi bazı bitkiler bor fazlalığında karakteristik bir görünüm göstermezler. Bunun yerine yaprak kenarlarında ve ortasında kahverengi alanlar olur. 5. Ceviz gibi bazı bitkilerde kahverengi alanlar önce kenarlarda gözükür sonra damarlar arasına yayılır ve damarlar arasında ölü alanlar ortaya çıkar. Tüm bu etkiler sebebiyle verim düşer, ekonomik kayıplar meydana gelir. Gün gelir, çiftçilerimiz bu topraklarda üretim yapamaz. Yazımın bu bölümünde bir hemşerimizi sizlere tanıtmak istiyorum: İsmi, Osman Yaşar Uslu. Kendisi İlçemiz Yeşilova Mahallesinden ve 1997 doğumlu. Ziraat Yüksek Mühendisi olan kardeşimiz Uludağ Üniversitesi’nde doktora eğitimi alıyor ve aynı zamanda yaz aylarında Yeşilova Mahallesinde çiftçilik yapıyor. Osman Yaşar USLU, geçtiğimiz günlerde Uludağ Üniversitesi’nde "Bitkilerde Bor Stresi" konulu doktora ders semineri sundu. Burada; bor kirliliğinin son zamanlarda Mustafakemalpaşa ve Karacabey ovalarını kapsayan bir alanda ciddi tarımsal problemlere yol açtığını, bölgede kullanılan sulama suyunun büyük bir bölümünün Mustafakemalpaşa çayından geldiğini, Mustafakemalpaşa çayının ciddi manada kirlilik yarattığını, yetkili kurumlar tarafından henüz ciddi bir önlem alınamadığını, problemin çözümünün kısa sürede mümkün görünmediğini aktardı. Çözüm için tarım sektöründeki tüm paydaşlara görevler düştüğünü, öncelikle devletimizin yetkili kurumları tarafından maden bölgesinde derhal gerekli yapısal önlemler alınması gerektiğini, özel sektörün bölgede yoğun olarak yetiştirilen türlerde bor toksitesine dayanıklı çeşit geliştirme hedefini ıslah programlarına dâhil etmesinin doğru olacağını, sonrasında üreticilerin de bu dayanıklı tür ve çeşitleri tercih etmesi gerektiğini belirtti. Ben de değerli meslektaşım Osman Yaşar Uslu’ya bu önemli bilimsel çalışması ve tespitleri için İlçemiz çiftçileri adına teşekkür ediyorum. Umuyorum bu çalışmaların devamı gelecektir ve yetkililer bu konuya kayıtsız kalmayacaktır. İlçemizde acilen bir “Borla Mücadele Girişimi” oluşturulması gerektiğinin altını çizerek, yazımı Osman Yaşar Uslu’nun sözleriyle bitiriyorum: “Bor toksitesi konusunda gerekli adımlar atılmazsa üreticilerimizin alın teri buhar olup gidecektir. Kaybolan yıllarımıza yenileri eklenecektir. Kaybeden yine Türk çiftçisi olacaktır.” Tüm okurlarıma sağlık ve mutluluk dilerim.
  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
  • BUGÜN ÇOK OKUNANLAR
  • BU HAFTA ÇOK OKUNANLAR
  • BU AY ÇOK OKUNANLAR
YUKARI